Sincap Zıpçık ve Duygu Bulutları

Sincap Zıpçık ve Duygu Bulutları
Изображение
Sincap Zıpçık ve Duygu Bulutları
Изображение
Sincap Zıpçık ve Duygu Bulutları
Изображение
Sincap Zıpçık ve Duygu Bulutları

Uzak mı uzak, ama çok da neşeli bir ormanda, cevcev toplamaktan çok gökyüzünden düşen minik bulut parçalarını toplamayı seven bir sincap yaşardı. Onun adı Zıpçık’tı. Zıpçık, sepetinin her zaman parlak Sarı Bulutlarla yani neşeyle dolu olmasını isterdi, bu yüzden kendine "Sarı Bulut Toplama Şampiyonu" derdi.

Onun küçük kardeşi Tıpır ise, tıpkı yuvarlanan bir meşe palamudu gibiydi; sürekli güler, etrafa neşe saçardı ama bazen kazara ortalığı dağıtırdı. Bu renkli ormanın tepesindeki en büyük çam ağacının yuvasında ise, her şeyi bilen ama hiçbir zaman acele etmeyen Bilge Baykuş yaşardı. İşte bizim minik Sincap Zıpçık’ın hayatı, o sabah Sepeti’nde daha önce hiç görmediği bir Kırmızı Bulut bulduğunda tamamen değişti.

O sabah, Zıpçık her zamankinden daha erken uyandı. Güneş ışığı, en sevdiği parlak meşe palamudunu aydınlatıyordu. Hemen sepetini kaptı ve ormanın derinliklerinde, yaprakların arasına düşmüş, pırıl pırıl bir bulut parçası fark etti. Bu, Zıpçık’ın hayatında gördüğü en ilginç buluttu: Sımsıcak, kıpır kıpır ve kocaman bir Kırmızı Bulut’tu!

Zıpçık, Kırmızı Bulut'u nazikçe Sepeti’ne koydu ama Kırmızı Bulut, Sepeti’ndeki Sarı Bulutların yanına sığmak istemedi, onları itmeye başladı. Zıpçık’ın kalbi hızla çarpıyordu.

Tam o sırada, kardeşi Tıpır koşa koşa geldi ve yanlışlıkla Zıpçık’ın günlerdir sakladığı, en değerli parlak meşe palamuduna çarptı. Meşe palamudu takla atıp, tam ortadan ikiye ayrıldı!

Zıpçık’ın içindeki Kırmızı Bulut, sanki bir anda dev bir balona dönüştü! Zıpçık’ın yüzü kızardı, sesi normaldekinden daha sert ve yüksek çıktı. Gözleri parladı ve Tıpır’a bağırdı: “Nasıl yaparsın! Onu bir daha bulamam!” Tıpır, abisinin bu sesini duyunca çok korktu ve hemen annesinin yanına doğru hızla uzaklaştı.

Zıpçık, Sepeti'ndeki Kırmızı Bulut’a bakakaldı. Bu duygu o kadar güçlüydü ki, ne yapacağını bilemedi ve bir anda çok üzüldü. Sarı Bulutların hepsi, Kırmızı Bulut yüzünden Sepet'in en dibine sinmişti.

Zıpçık, Kırmızı Bulut'la baş edemeyeceğini anlayınca, tek çareyi ormanın en bilgili dostunda buldu. Ağlayarak, Ağaçların Tepesi’ndeki Bilge Baykuş’un yuvasına tırmandı.

Baykuş, Zıpçık’ın Sepeti’ndeki kocaman Kırmızı Bulut’u ve Sincap’ın yüzündeki karmaşık ifadeyi görünce yumuşakça gülümsedi.

“Hoş geldin Zıpçık. Sepetindeki o parlak ve sıcak Kırmızı Bulut’un adını biliyor musun?” Zıpçık, burnunu çekerek başını salladı. “Onun adı Öfke, minik sincap,” dedi Baykuş.

“Ve o bulut, sana bir şeyin yanlış olduğunu, sana haksızlık yapıldığını, bir sınırının aşıldığını söylemek için oradadır. Kırmızı Bulut, tıpkı Sarı Bulut gibi, çok değerli ve gereklidir.”

Baykuş, yuvasının köşesinden iki farklı bulut daha çıkardı. Biri küçük ve sürekli saklanmaya çalışan Gri Bulut, diğeri ise hafiften nemli, dinlenmeyi seven Mavi Bulut’tu.

Baykuş devam etti: “Hiçbir bulut kötü değildir, Zıpçık. Öfke yani kırmızı bulut, sana ‘sınır koymayı’ öğretir. Üzüntü yani mavi bulut, sana ‘dinlenmeyi ve iyi hissetmek için izin vermeyi’ öğretir. Korku yani gri bulut, sana ‘durup düşünmeyi’ öğretir. Önemli olan, onları tanımak, isimlerini söylemek ve ne zaman dışarı çıkacaklarına senin karar vermendir.”

Zıpçık, tüm bulutların adını ve ne işe yaradığını öğrendiği için rahatladı. Baykuş’a teşekkür edip hızla yuvasına geri döndü. Kardeşi Tıpır hala üzgündü. Zıpçık, sepetindeki Kırmızı Bulut’u nazikçe çıkardı, ona fısıldadı: “Biliyorum, Meşe Palamudum kırıldığı için kızgınım. Ama bu, seni korkutacağım anlamına gelmez.”

Sonra Tıpır'a sarıldı ve özür diledi. Birlikte, kırık meşe palamudunun yerine, daha parlak ve daha büyük bir yenisini bulmaya karar verdiler.

O günden sonra Zıpçık, sepetindeki tüm renkli bulutları sevmeye başladı. O artık sadece Sarı Bulut Toplama Şampiyonu değil, tüm Duygu Bulutlarını Tanıma Şampiyonu olmuştu! Çünkü biliyordu ki, hayatın en güzel ve en maceralı renkleri, tüm duygular bir arada olduğunda ortaya çıkardı.

PAYLAŞ
0
CART